Bizi takip edin!

DİĞER

Camisiz minareyi görenler şaşırıyor

Bursa’nın İnegöl ilçesinde 200 yıllık camiyi harabe haline gelince yıkıp yenisini yapan köylüler, minareye kıyamayınca ortada camisiz minare kaldı. Tek minareyi görenler şaşırıp kalıyor.

Süper Gazete / Genel - 25.01.2019

200 yıl önce Batum’dan İnegöl’e göçen Hasanpaşa Mahallesi sakinleri, köyü ilk kuran atalarının yaptığı iki asırlık camiyi harabe haline gelince 2000 yılında yıktı. Köylüler yerine yeni bir cami yaptı. Eski camiyi yıkan, ama sağlam olan minaresine kıyamayan köylüler, atalarının hatırasını yaşatmak için tarihi minareyi öylece bıraktı. Köy meydanındaki minareyi görüp camiyi bulamayan misafirler ise şaşırıyor.

Bu köy var olduğu müddetçe bu minareyi ayakta tutacaklarını söyleyen Hasanpaşa Muhtarı Suat Karakaya, “Eski camimiz artık kullanılamaz halde olduğu için yıllar önce yıkıp başka bir yere yeni cami yaptık. Ancak minare sağlam olduğu için onu yıkmadık. Minareyi görenler caminin olmadığını fark edince şaşırıp kalıyor. Bunu yıkmayı düşünmüyoruz. Çünkü herkesin ilgisini çekiyor. Belediyeden destek alıp saat kulesi haline getirmeyi düşünüyoruz. Köyümüze gelenler minareyi görüp camiyi göremeyince şaşırıyor. Biz işin aslını anlatınca fotoğrafını çekiyorlar” dedi.

Yorumlar

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

 

 

Facebook Yorumları

ÇEVRE

Arıcılıkta ‘Varroa’ tehdidi

Samsun İli Arı Yetiştiricileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Rasim Kaplan, arı biti ve “varroa” nedeniyle Samsun’daki arı ölümlerinin yüzde 40’a çıktığını, Türkiye’de ise 8 milyon kovandan 2 milyonunun yok olduğunu iddia etti.

Süper Gazete / Asayiş - 08.02.2019

Arı, kovan sayısı ve bal üretimi açısından dünyanın ilk sıralarında yer alan Türkiye, bu dönemde varroa mücadele ediyor. Samsun İli Arı Yetiştiricileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Rasim Kaplan, Türkiye’de varroa ve diğer parazitlere dayalı ölümlerin geçtiğimiz yıllara oranla oldukça fazla belirterek, 8 milyon kovandan 2 milyonunun yok olduğunu ileri sürdü. Kaplan, arıcıların kaybolan arıların yerine yeni koloniler oluşturması gerektiğini vurguladı.

“Varroa, Türkiye’ye Avrupa’dan geldi”

Varroanın Türkiye’ye Trakya üzerinden Avrupa’dan geldiğini anlatan Rasim Kaplan, “1960’lı yıllarda Avrupa’da görülen Varroa, 1978 yılından itibaren Trakya’nın batısından ülkemize geldi. Bu zamana kadar da ülkemizin her yerine yayıldı. Türkiye coğrafyası göçer arıcılığa çok müsait bir yer. Arıcılar, doğu-batı, kuzey-güney istikametinde göç ediyorlar. Gezginci arıcılık olduğu sürece bu parazitler diğer arılara da geçiyor. Samsun’un iç bölgeleri dediğimiz Ayvacık, Asarcık, Kavak, Vezirköprü, Havza ve Ladik’te arı ölümleri yüzde 50’ye yaklaştı. Diğer bölgelerde de yüzde 30 oranında arı ölümleri var. Numunelerden alınan verilere göre arı ölümlerinin büyük sebebinin Varroa olduğu anlaşılıyor. Veteriner Kontrol Enstitüsü vasıtasıyla arı ölümlerini araştırdığımızda ölümlerin Varroa ağırlıklı olduğunu gördük. İlgili hocalara oran nedir diye sorduğumuzda, bir arıda 6-7 tane arı biti olduğunu ve bu zamana kadar bu kadar fazla bir Varroa oranı görmediklerini söylediler” dedi.

“Arı ölümleri ilk önce Doğu ve Güneydoğu illerinde görüldü”

Arı ölümlerinin incelendiğinde Varroa dayalı olduğunun anlaşıldığının altını çizen Kaplan, “Varroa özellikle yeni doğan erkek arıların kapalı gözlerinde kuluçka ediyorlar. Bu parazitler, arıların sırtına konarak, arıları emiyorlar. Bir arı gözünde 6-7 tane arı biti olunca, o kovanın çıkma şansı kalmıyor. Geriden genç arılar gelmediği için kovan, döngüsünü sağlayamıyor. Bu sıkıntı Türkiye genelinde yaşanıyor. Mevsimsel bir sıkıntı olabilir. İlk arı ölümleri haberi Doğu ve Güneydoğu illerinden geldi. Bunun ardından 3 üniversite hocamızı Malatya, Bingöl, Elazığ ve Tunceli’de görevlendirdik. Hocalarımız oralardan aldıkları örnekleri laboratuvarlarında incelediklerinde sonucun Varroa yüzünden olduğunu belirttiler” diye konuştu.

“Çözüm, toplu ve bilinçli ilaçlama”

Varroadan kurtulmak için toplu ilaçlama ve arı çoğaltılmasının şart olduğunu ifade eden Rasim Kaplan, şunları söyledi:
“Varroa ve diğer parazitlerden kurtulmanın en önemli yolu toplu ilaçlamadır. Arıcılar sadece kendi kolonilerini ilaçlasa bile arıları 1 km ilerideki başka kolonideki arılarla karşılaştığında diğer arılardan paraziti alıp, kendi kovanlarına taşıyorlar. Sadece kendi kovanlarınızı ilaçlamanız sadece birkaç günlük çözüm sunar. Türkiye’deki bütün kovanlar ilaçlanırsa, arı kayıplarında yüzde 80 başarı sağlarız diye düşünüyorum. Böylece ölen arı sayımızın azalacağını düşünmüyorum. Şu anda Varroa ile mücadele çalışmaları yapılıyor. Daha kış ayından tam çıkmadan 8 milyon kovan varlığından yaklaşık 2 milyonu arı biti ya da diğer parazitler yüzünden yok oldu. Arıcılarımız yeni arılar üreterek bu sorunun üstesinden gelmelidir. Arılarını bölerek, oğul alarak kaybolan kolonilerini yerine getirmeleri gerekiyor. Arıcılarımız, yanlış ilaçlama yapmasınlar. İlaçlama yapmak isteyen vatandaşlar, Tarım ve Orman İl-İlçe Müdürlüklerinden yardım istesinler.”

Okumaya Devam Edin

DİĞER

Takım elbiseli simitçi dikkatleri üzerine çekiyor

Yozgat’ta 18 yıldır simit satarak evinin geçimini sağlayan Memiş Kaplan, kravatlı ve takım elbiseli simitçi olarak dikkat çekiyor. Yazın beyaz kışın ise siyah takım elbise giyen simitçi Memiş Kaplan, hijyen kurallarına da son derece önem veriyor.

Süper Gazete / Yaşam - 23.01.2019

Yozgat´ta yaşayanların “Çağdaş Simitçi” olarak tanıdığı Simitçi Memiş Kaplan, hijyen kuralları ile örnek oluyor. Onu diğer simitçilerden ayıran en büyük özellik ise takım elbiseli olması. Yazın beyaz kışın ise siyah takım elbiseli, kravatlı, tıraşlı, elinde beyaz eldiven ile simit satan Çağdaş Simitçi Memiş Kaplan, her sabah 07.00’da müşterilerini takım elbisesiyle karşılıyor. El değmeden maşa ve peçete ile simitleri müşterilerine satan Kaplan, müşterilerine kolonya ikram etmeyi de unutmuyor. Simitçi Memiş Kaplan, her gün saat 22.00’a kadar elindeki simitleri satmaya çalışıyor.

18 yıldır ara vermeden simit satan 3 çocuk babası Memiş Kaplan günde 250 adet simit satarak evinin geçimini sağlıyor.

Simitçi Memiş Kaplan’ın örnek, mütevazı kişiliği ve hijyene büyük önem vermesi müşterileri tarafından da takdirle karşılanıyor.

Nuriye Demir isimli vatandaş yaptığı açıklamada, “Çarşıya her uğradığımda mutlaka amcadan simit alıyorum. Simitleri gayet temiz ve hijyenik bir şekilde alıyoruz. Ben İstanbul’dan geldim orada görmedim böyle simitçi. Takım elbiseli simitçinin, simitleri gayet güzel. Temizlik açısından memnunuz, peçete kullanıyor. Simitleri kimseye elletmiyor ve biz de güvenle alıyoruz” dedi.

Musa Mermerkaya isimli vatandaş ise, “Yozgat’ımızın gerçekten örnek simitçisi. Yozgat’ta kendisi şahsen bilinir, yazları beyaz takım elbise ve kravat kışları ise siyah takım elbise giyer. Belirli noktalarda simit satarak evinin geçimini sağlar” şeklinde konuştu.

18 yıldır evinin geçimini simit satarak sağladığını söyleyen simitçi Memiş Kaplan, “Çocuklarımı simit satarak okuttum. Oğlum öğretmen oldu, simit satarak oğlumu okuttum. Temizliğe, hijyene önem veriyorum. Elime eldiven takıyorum. Simitleri maşa ile kese kağıdına koyuyorum. Sonra kolonya ikram ediyorum. Takım elbise ile simit satıyorum. Ekmeğime saygı gösteriyorum. Yazın beyaz kışın siyah takım elbise giyerim” ifadelerini kullandı.

Okumaya Devam Edin

Öne Çıkanlar