Bizi takip edin!

DOĞA

Kanlı Ay kendini gösterdi

Güneş, Ay ve Dünya’nın peş peşe dizilmesiyle oluşan tam Ay tutulması, İstanbul’da kısmen gözlenebildi.

Süper Gazete / Genel - 21.01.2019

Tüm dünyada kanlı Ay tutulması olarak bilinen tam Ay tutulması, bu sabah başladı. Bu yılın ilk Ay tutulması Avrupa, Afrika ve Amerika kıtalarından izlenebilirken, Türkiye’nin batı illerinde kısmen izlendi. İstanbul’da sabah saatlerinde görülen Kanlı Ay, kendisini bulutların arkasına gizledi.

 

KANLI AY NEDİR?

Ay, Dünya etrafındaki bir tam turunu yaklaşık 27 günde tamamlar ve 29.5 günde döngüsünü gerçekleştirir. Ay’ın iki döngüsü arasındaki farkları, Ay’ın, Dünya’nın ve Güneş’in Ay yörüngesi sırasında değişen göreli konumu sebebiyle ortaya çıkar. Kanlı Ay Tutulması yalnızca Ay’ın Dolunay evresinde ve Ay Tutulması sırasında yaşanır. Cuma günü gerçekleşecek olan ay tutulması 21’inci yüzyılın en uzun kanlı Ay tutulması olacak. Kanlı Ay tutulması denilen doğa olayı, aslında Ay’ın dolunay evresindeyken Ay tutulmasının yaşanmasıyla gözlemlenebiliyor. Tam bir tutulma olacağından dolayı Ay, tamamıyla Dünya’nın gölgesinde kalacak. Fakat tam bir tutulma olsa bile Ay hiçbir zaman tamamen karanlık hale bürünmüyor. Dünya’nın atmosferinden geçen Güneş ışınları Ay’ın yüzeyinde kızılımsı bir renk oluşturuyor ve Ay’ın hafif kırmızı renge büründüğü bu olay da “Kanlı Ay” olarak biliniyor.

Yorumlar

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

 

 

Facebook Yorumları

ÇEVRE

Erzurum hafif şiddetli 5 depremle sarsıldı

Erzurum 1.8 ile 3.2 büyüklüğünde 5 ayrı depremle sarsıldı.

Süper Gazete / Güncel - 08.02.2019

Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsünden alınan bilgiye göre, Erzurum hafif şiddetli 5 depremle sarsıldı.

İlk deprem saat 20. 35’de merkez üssü Erzurum’un Pasinler ilçesi Taşlıyurt mahallesi 2.0 büyüklüğünde meydana geldi. Devamında saat 20. 41’de 1.7, saat 21. 02’de 3.2, saat 22. 46’de 1.9 büyüklüğünde Köprüköy ilçesi ve saat 07. 54’de Pasinler’de 1.8 büyüklüğünde 5 ayrı depremle sarsıldı.
Yerin yaklaşık 5 kilometre derinliğinde meydana gelen depremlerde herhangi bir can ve mal kaybı yaşanmadı.

Okumaya Devam Edin

ÇEVRE

Arıcılıkta ‘Varroa’ tehdidi

Samsun İli Arı Yetiştiricileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Rasim Kaplan, arı biti ve “varroa” nedeniyle Samsun’daki arı ölümlerinin yüzde 40’a çıktığını, Türkiye’de ise 8 milyon kovandan 2 milyonunun yok olduğunu iddia etti.

Süper Gazete / Asayiş - 08.02.2019

Arı, kovan sayısı ve bal üretimi açısından dünyanın ilk sıralarında yer alan Türkiye, bu dönemde varroa mücadele ediyor. Samsun İli Arı Yetiştiricileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Rasim Kaplan, Türkiye’de varroa ve diğer parazitlere dayalı ölümlerin geçtiğimiz yıllara oranla oldukça fazla belirterek, 8 milyon kovandan 2 milyonunun yok olduğunu ileri sürdü. Kaplan, arıcıların kaybolan arıların yerine yeni koloniler oluşturması gerektiğini vurguladı.

“Varroa, Türkiye’ye Avrupa’dan geldi”

Varroanın Türkiye’ye Trakya üzerinden Avrupa’dan geldiğini anlatan Rasim Kaplan, “1960’lı yıllarda Avrupa’da görülen Varroa, 1978 yılından itibaren Trakya’nın batısından ülkemize geldi. Bu zamana kadar da ülkemizin her yerine yayıldı. Türkiye coğrafyası göçer arıcılığa çok müsait bir yer. Arıcılar, doğu-batı, kuzey-güney istikametinde göç ediyorlar. Gezginci arıcılık olduğu sürece bu parazitler diğer arılara da geçiyor. Samsun’un iç bölgeleri dediğimiz Ayvacık, Asarcık, Kavak, Vezirköprü, Havza ve Ladik’te arı ölümleri yüzde 50’ye yaklaştı. Diğer bölgelerde de yüzde 30 oranında arı ölümleri var. Numunelerden alınan verilere göre arı ölümlerinin büyük sebebinin Varroa olduğu anlaşılıyor. Veteriner Kontrol Enstitüsü vasıtasıyla arı ölümlerini araştırdığımızda ölümlerin Varroa ağırlıklı olduğunu gördük. İlgili hocalara oran nedir diye sorduğumuzda, bir arıda 6-7 tane arı biti olduğunu ve bu zamana kadar bu kadar fazla bir Varroa oranı görmediklerini söylediler” dedi.

“Arı ölümleri ilk önce Doğu ve Güneydoğu illerinde görüldü”

Arı ölümlerinin incelendiğinde Varroa dayalı olduğunun anlaşıldığının altını çizen Kaplan, “Varroa özellikle yeni doğan erkek arıların kapalı gözlerinde kuluçka ediyorlar. Bu parazitler, arıların sırtına konarak, arıları emiyorlar. Bir arı gözünde 6-7 tane arı biti olunca, o kovanın çıkma şansı kalmıyor. Geriden genç arılar gelmediği için kovan, döngüsünü sağlayamıyor. Bu sıkıntı Türkiye genelinde yaşanıyor. Mevsimsel bir sıkıntı olabilir. İlk arı ölümleri haberi Doğu ve Güneydoğu illerinden geldi. Bunun ardından 3 üniversite hocamızı Malatya, Bingöl, Elazığ ve Tunceli’de görevlendirdik. Hocalarımız oralardan aldıkları örnekleri laboratuvarlarında incelediklerinde sonucun Varroa yüzünden olduğunu belirttiler” diye konuştu.

“Çözüm, toplu ve bilinçli ilaçlama”

Varroadan kurtulmak için toplu ilaçlama ve arı çoğaltılmasının şart olduğunu ifade eden Rasim Kaplan, şunları söyledi:
“Varroa ve diğer parazitlerden kurtulmanın en önemli yolu toplu ilaçlamadır. Arıcılar sadece kendi kolonilerini ilaçlasa bile arıları 1 km ilerideki başka kolonideki arılarla karşılaştığında diğer arılardan paraziti alıp, kendi kovanlarına taşıyorlar. Sadece kendi kovanlarınızı ilaçlamanız sadece birkaç günlük çözüm sunar. Türkiye’deki bütün kovanlar ilaçlanırsa, arı kayıplarında yüzde 80 başarı sağlarız diye düşünüyorum. Böylece ölen arı sayımızın azalacağını düşünmüyorum. Şu anda Varroa ile mücadele çalışmaları yapılıyor. Daha kış ayından tam çıkmadan 8 milyon kovan varlığından yaklaşık 2 milyonu arı biti ya da diğer parazitler yüzünden yok oldu. Arıcılarımız yeni arılar üreterek bu sorunun üstesinden gelmelidir. Arılarını bölerek, oğul alarak kaybolan kolonilerini yerine getirmeleri gerekiyor. Arıcılarımız, yanlış ilaçlama yapmasınlar. İlaçlama yapmak isteyen vatandaşlar, Tarım ve Orman İl-İlçe Müdürlüklerinden yardım istesinler.”

Okumaya Devam Edin

ÇEVRE

”Kenevir, radyasyonu emiyor”

Kenevir araştırmacısı ve yazar Dr. İsmail Tokalak, ” Etrafımız radyasyonla çevrili. Kenevir bitkisi ise ortamdaki buradaki manyetik alanı temizliyor.”

Süper Gazete / Genel - 21.01.2019

KENEVİR araştırmacısı ve yazar Dr. İsmail Tokalak, kenevir bitkisinin radyasyonu emdiğini belirterek, “Etrafımız radyasyonla çevrili. Kenevir bitkisi ise ortamdaki buradaki manyetik alanı temizliyor” dedi.

Farklı sektörlerde 50 bin çeşide varan üretim yelpazesi olan kenevir, İstanbul Aydın Üniversitesi’nde düzenlenen 2’nci Endüstriyel Kenevir Forumu’nda ele alındı.

Endüstriyel kenevir üzerinden yürüyen küresel algı yönetimi ve endüstriyel kenevirin ekonomik açıdan taşıdığı mevcut potansiyelin konuşulduğu forumda, son bir yıl içinde yaşanan gelişmeler ve atılan somut adımlar değerlendirildi.

“YASAKLI OLAN DİŞİ KENEVİR”

Halkın, kenevirin yasaklı olduğuna dair yanlış bir bilgiye sahip olduğunu belirten kenevir araştırmacısı ve yazar Dr. İsmail Tokalak, “Yasaklı olan dişi kenevir. Bu dünyanın her yerinde yasaklı. Fakat bu, Türkiye’ye milyarlarca dolar getirecek ürün. Bununla 50 binden fazla sanayi ürünü üretiyorsunuz. Türkiye’nin önünü açmak ve Türkiye’yi kurtarmak için bulunmaz bir fırsattır” dedi.

“Etrafımız radyasyon ile çevrili” diyen Dr. Tokalak, “Kenevir buradaki manyetik alanı da temizliyor. Ben kenevirden inşaat malzemesi yaptım. Yaptığım ürün, radyasyonu engelliyor. Bu maddeden ev yaptığınız zaman içeride telefonla konuşamıyorsunuz çünkü radyasyonu kesiyor” ifadelerini kullandı.

“DOĞADA 3 GÜNDE YOK OLUYOR”

Kenevirden CBD (Cannabidiol) adı verilen bir yağ çıktığını da belirten Dr. İsmail Tokalak, bu yağın milyarlarca dolarlık değeri olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi:

“Sanayi kenevirini ürettikten sonra jandarma toplayıp bunu imha ediyor. Yani biz milyarlarca doları heba etmiş oluyoruz. ‘Yaprağını serbest bırakın ve milyarlarca doların önünü açın’ diyoruz. Bunun yanı sıra kenevirden 50 binden fazla sanayi ürünü üretiliyor. Kağıttan, tekstile birçok alanda kullanılıyor ve en önemlisi biyopolimer üretiyorsunuz. Bugün artık herkes naylon ve plastiği yasaklıyor. Ama siz bunu kenevirin selülozundan, biyopolimerden yaparsanız çevreye ve ekonomiye katkınız olur. Bu madde doğada 3 gün sonra yok olur.”

KONTROLLÜ ŞEKİLDE ÜRETİMİ YAPILACAKTIR

Kenevirin ilaçtan, sanayiye kadar pek çok alanda kullanıldığını hatırlatan İstanbul Aydın Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İsmail Hakkın Aydın ise, “Son yıllarda gerek Türkiye’de gerekse dünyada yapılan çalışmalar sonucunda ciddi alanlarda kenevirden yararlanılabileceği fark edildi. Bu o kadar geniş bir yelpaze ki sanayiden ilaca, otomotivden giyime kadar pek çok alanda bundan yararlanılabilir. Tonlarca kesilen ağacın önlenebileceği ve pek çok ormanımızın kurtarılabileceği tespit edildi. Kenevir geleceğimize hem ekonomik hem de çevre bakımından önemli bir katkı sağlayacaktır. Yasak, sınır ve kontrolü mutlaka olmalı ancak hırsızlık var diye birtakım şeylerden vazgeçemeyiz. Kontrol ve belli takiplerle kenevir üretiminin kolayca yapılabileceğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

Foruma katılan Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak da kenevir bitkisinin sağladığı oksijene dikkat çekerek, “Kenevir bitkisi ormandan daha fazla oksijen üretiyor. Oksijen atmosferimizin hayatiyetini sağlıyor. Ama aynı zamanda radyasyon emici bir etkiye sahip.Keneviri balkonların kenarlarına ekerseniz, arılarda oluşan biti engeller ve bu da balın kalitesini artırır. Zeytinlerdeki kurtçuğu da engelleyerek zeytinin kalitesini artırır” dedi.

Etkinlik sonunda kenevir bitkisinden üretilen ürünler sergilendi.

Okumaya Devam Edin

Öne Çıkanlar